26 Ağustos 2022 Cuma

 

Okulların Açılmasından Bana Ne?

            Ağustosun son haftasına girerken çeşitli yerlerde okul çantası, kalem, defter vb ürünlerin reklamları yapılmaya başlandı. Milyonlarca öğrenciyle birlikte veliler de ilk ve orta öğretim düzeyindeki okulların eylülün ortalarına doğru açılışına hazırlık yapıyor.

            Veliler ve öğrenciler açısından çeşitli olasılıklar söz konusu. Şimdi ne düşünüyorlar bilemiyorum ama eskiden veliler üç ay boyunca evde olan çocukları, okullar açılınca okula gidecekler diye sevinirlerdi. Gerçi ben veli olduğumda böyle düşünmemiştim.

            Çocukluğumu ve gençliğimi düşününce, ben okulların açılmasına genellikle sevindiğimi anımsıyorum. Dokuz ay boyunca çeşitli güçlüklerle gittiğimiz okulumuzda “kötü ve olumsuz” diyebileceğimiz birçok olay da eklenirdi anılarımıza, şu tatil bir an önce gelse diye sabırsızlanırdık.

Benim tatillerim “boş” geçerdi genellikle. Babam beni “ezilmeyeyim” diye çırak vermediği için kendisine minnettarım. Temeli belki de buralara dayanıyordur, her zaman karşı oldum ezmek isteyenlere.

             Tatiller belli bir disiplin içinde geçmezdi. Yaşımıza ve arkadaşların durumuna da bağlı olarak kimi günler sıkıcı, verimsiz; kimi günler de eğlenceli, verimli geçerdi. Okul arkadaşlarımın çoğunu, özellikle de değer verdiğim, sevdiğim kişileri özlemeye başlayınca, artık sıkıcı gelmeye başlardı tatil ve okulun açılmasını beklerdim dört gözle.

            Okullar sonbaharda açılırdı. Yaşadığımız yerin kavurucu sıcakları da azalırdı bu mevsimde. Eylül ayı kitap ve kalem kokardı. Her yıl sürekli büyüdüğümüzden, neredeyse her yıl yeni giysiler alınırdı okulların açılışına hazırlanırken. Anne babalarımız için sonbahar pek de sevimli olmasa gerekti. Çocukların okula hazırlık giderleri, kışa hazırlık olarak odun, kömür vb gereksinimlerin yükü…

            Eylül ayının kalem ve kitap kokmasını hep sevdim. İlkokul çağlarımdaki kalitesiz kalem ve defterler zamanla güzelleşmişti. Sanırım iyilerini seçmeyi öğreniyordum. Öğretmen olunca da bu sevgim azalmadı. Yeni öğretim yıllarına hazırlanırken hep güzel kalemler, silgiler, dosyalar, kâğıtlar, defterler almayı sevdim. Şu anda bile bu yazıyı sevdiğim bir dolmakalemle yazıyorum (Orhan Pamuk gibi). Güzel bir kalemle yazdığım yazı da güzel olur gibi geliyor bana. Kaleme duyduğum sevgi, yazıma da yansır diye umuyorum.

            Bizim evde artık ne öğrenci var ne de öğretmen. Bu eylüle girerken evimiz yeni kalem, yeni defter, yeni kitap kokmayacak. Gerçi benim için bu durum pek de yeni değil, beş yıldır böyle. Eylüle girerken bir eksiklik hissediyorum. Hiçbir hazırlığım yok okullara. Çünkü artık benim bir okulum yok, beni bekleyen öğrencilerim yok. Bu yüzden yeni kalemlere, defterlere de gerek yok. Evdekileri de ölünceye dek bitiremem.

            Geçen gün yolda yürürken, arkamda ortaokul çağlarında çocuklar konuşup gülüşüyorlardı. Sesleri kafamın içinde kuş cıvıltılarına dönüştü.

            Okulların açılması yaklaşıyor. Eylül geliyor, şairlerin beşinci mevsimi, hüzün ayı… Okulların açılmasıyla özlem gidereceğim arkadaşlarım yok ki benim, bana ne okulların açılmasından.