Okulların Açılmasından Bana Ne?
Ağustosun son haftasına girerken
çeşitli yerlerde okul çantası, kalem, defter vb ürünlerin reklamları yapılmaya
başlandı. Milyonlarca öğrenciyle birlikte veliler de ilk ve orta öğretim
düzeyindeki okulların eylülün ortalarına doğru açılışına hazırlık yapıyor.
Veliler ve öğrenciler açısından
çeşitli olasılıklar söz konusu. Şimdi ne düşünüyorlar bilemiyorum ama eskiden
veliler üç ay boyunca evde olan çocukları, okullar açılınca okula gidecekler
diye sevinirlerdi. Gerçi ben veli olduğumda böyle düşünmemiştim.
Çocukluğumu ve gençliğimi düşününce,
ben okulların açılmasına genellikle sevindiğimi anımsıyorum. Dokuz ay boyunca
çeşitli güçlüklerle gittiğimiz okulumuzda “kötü ve olumsuz” diyebileceğimiz
birçok olay da eklenirdi anılarımıza, şu tatil bir an önce gelse diye
sabırsızlanırdık.
Benim tatillerim “boş” geçerdi
genellikle. Babam beni “ezilmeyeyim” diye çırak vermediği için kendisine
minnettarım. Temeli belki de buralara dayanıyordur, her zaman karşı oldum ezmek
isteyenlere.
Tatiller belli bir disiplin içinde geçmezdi.
Yaşımıza ve arkadaşların durumuna da bağlı olarak kimi günler sıkıcı, verimsiz;
kimi günler de eğlenceli, verimli geçerdi. Okul arkadaşlarımın çoğunu,
özellikle de değer verdiğim, sevdiğim kişileri özlemeye başlayınca, artık
sıkıcı gelmeye başlardı tatil ve okulun açılmasını beklerdim dört gözle.
Okullar sonbaharda açılırdı.
Yaşadığımız yerin kavurucu sıcakları da azalırdı bu mevsimde. Eylül ayı kitap
ve kalem kokardı. Her yıl sürekli büyüdüğümüzden, neredeyse her yıl yeni
giysiler alınırdı okulların açılışına hazırlanırken. Anne babalarımız için
sonbahar pek de sevimli olmasa gerekti. Çocukların okula hazırlık giderleri,
kışa hazırlık olarak odun, kömür vb gereksinimlerin yükü…
Eylül ayının kalem ve kitap
kokmasını hep sevdim. İlkokul çağlarımdaki kalitesiz kalem ve defterler zamanla
güzelleşmişti. Sanırım iyilerini seçmeyi öğreniyordum. Öğretmen olunca da bu
sevgim azalmadı. Yeni öğretim yıllarına hazırlanırken hep güzel kalemler,
silgiler, dosyalar, kâğıtlar, defterler almayı sevdim. Şu anda bile bu yazıyı
sevdiğim bir dolmakalemle yazıyorum (Orhan Pamuk gibi). Güzel bir kalemle
yazdığım yazı da güzel olur gibi geliyor bana. Kaleme duyduğum sevgi, yazıma da
yansır diye umuyorum.
Bizim evde artık ne öğrenci var ne
de öğretmen. Bu eylüle girerken evimiz yeni kalem, yeni defter, yeni kitap
kokmayacak. Gerçi benim için bu durum pek de yeni değil, beş yıldır böyle.
Eylüle girerken bir eksiklik hissediyorum. Hiçbir hazırlığım yok okullara.
Çünkü artık benim bir okulum yok, beni bekleyen öğrencilerim yok. Bu yüzden
yeni kalemlere, defterlere de gerek yok. Evdekileri de ölünceye dek bitiremem.
Geçen gün yolda yürürken, arkamda
ortaokul çağlarında çocuklar konuşup gülüşüyorlardı. Sesleri kafamın içinde kuş
cıvıltılarına dönüştü.
Okulların açılması yaklaşıyor. Eylül
geliyor, şairlerin beşinci mevsimi, hüzün ayı… Okulların açılmasıyla özlem
gidereceğim arkadaşlarım yok ki benim, bana ne okulların açılmasından.
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa