22 Mart 2023 Çarşamba

 

                  Solcuların “Saflığı” Üzerine

                Biz solcuların “saf” olarak nitelendirilmesini ilk kez duyduğumda doğrusu çok şaşırmıştım. “Solcuları seviyorum, çok saf oluyorlar.” demişti o kadın. Kocası kendinden epeyce büyüktü, adam Amerikalıydı ve sanırım ajandı. Kadın, “uyanık” görünen, ne iş yaptığı pek de belli olmayan biriydi. Kadının bu sözünü dolaylı duymuştum. Doğrudan duysaydım tepkim ne olurdu bilemiyorum (gülümserdim sanırım). Aynı binada oturuyorduk.

                 Kadının “saf” sözcüğünü “kolay kandırılabilir, her şeye çabucak inanan” anlamında kullandığı, konuşmanın bağlamında anlaşılıyordu.

                Saf göründüğümüz, belki de öyle olduğumuz vurgusunu ikinci kez duyduğumda da çok şaşırmıştım. Çünkü bu kez vurgulama daha “şiddetli”ydi: Bir okulun aile birliği yönetim kurulu toplantısındayız. Ben orada öğretmenleri temsilen bulunuyorum (“saf”ım diye arkadaşlar beni seçiyor). Konunun ayrıntısını unutturacak denli çarpıcı bir söz duymuştum. Dışarıya para verilerek yaptırılması düşünülen bir iş vardı. İşin ne olduğunu unuttum, bir öğretmen bunu yapabilir miydi bilemiyorum. Etkili bir kadın veli “İdealist, solcu bir öğretmen yok mu bu işi yapacak? Hem de para vermemize gerek kalmaz, bedavaya getiririz.” türünden  bir şeyler söyledi gülümseyerek ve bana da bakarak.

                Ben gülümsemekle yetindim. Geldiği aileyi bilemiyorum ama kocası varsıldı. Kendisi güzel ve bakımlı (acaba bu yüzden mi varsıl koca?), ayrıca “sosyal” işleri seven bir kadındı. Daha sonra “hayırsever(!)” bir varsıl derneğinde de etkili olduğunu basında görmüştüm.

                Kendilerini “zeki, uyanık” sanan bu varsıl ya da varsıl özentili tipler, “solcu idealleri” olan kişileri “saf” buluyordu.

                 Düşündüm de, ben de “sol idealler” uğruna epeyce saflık etmiştim. Öyle ki, biraz “uyanıklık” yapmaya çalışan kimi solcu arkadaşları görünce bu yaptıklarını solculuklarına yakıştıramamış, onların solculuğundan kuşkulanmıştım. Öyle ya “uyanıklık, dolandırıcılık, üçkâğıtçılık” yapacaklarsa “sol yan”da ne işleri vardı?

                Düşünmeyi seven bir arkadaşımla şunu tartıştığımızı anımsıyorum: Kişiliğimiz böyle (eşitlikçi, özgürlükçü, barışçı, doğasever, hayvansever vb) olduğu için mi solcuyuz, solcu olduğumuz için mi böyleyiz? Vardığımız sonuç şuydu: Böyle olduğumuz için, kişiliğimize uyduğu için solcuyduk. Sözünü esirgemeyen bir memur arkadaş, “sosyal demokrat” olduğu bilinen müdür, bize göre olumsuz bir şey yapmaya kalktığında “Bir de sosyal demokrat olacaksın, yakışıyor mu?” derdi.

                “Sol değerleri” yeterince sindirememiş kişilere de rastlanabilir. Bunlar ya zamanla sindirirler ya da kendilerine “uygun” başka bir yerde konumlanırlar. Öte yandan “sol”, geçmişten geleceğe “özgürlük, eşitlik, adalet, emek, barış, hukuk, doğa, hayvan…” gibi konularda daha ileri, daha güzel, daha mutlu, daha yaşanır bir dünya için “saf” insanları kendine çeken bir görüş olmayı sürdürecek.

                 Öte yandan solcular olarak “kendini zeki sanan uyanıklar”a karşı dikkatli olmakta yarar var. Kullanılmaya da hayır! Ayrıca “empati” yaparken de kendimizi, eşimizi, çocuğumuzu da unutmayalım. Geçmişte kendilerine yeterince özenilmemiş çok kişi var.

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa