Korona Vedası
Herkes gibi ben de koronadan ölebilirim. Birinci dalgayı atlattık gibi. Belki de hepimiz bu süreçte “ölüm”ü daha “ciddi” düşündük. Her an ölebiliriz. Olur da herhangi bir dalgada ölürsem: Hakkım geçen insanlara, hayvanlara hakkımı helal ediyorum. Birilerinin bende hakkı kaldıysa, ne diyeyim, yaptığım bir haksızlığı düzeltme şansım varsa, söylesinler düzelteyim. Beni duyamayacak kadar uzağımda iseler, “o zamanki ben adına” beni bağışlamalarını dilerim.
Yaşam işte, yaşadık bitti diyebilirim. Çoğu canlının ömründen fazlasını yaşadım, bir bölümününkinden kısa oldu yaşamım. Hatasız yaşamak isterdim, olmadı; “keşke”lerim çok oldu. “Dalgalı” bir yaşamım oldu sanırım. Daha “düz” yaşayanlara ne mutlu mu desem, bilemiyorum.
Pek çok insan, pek çok hayvan sevdim. Pek çok insan, pek çok hayvan tarafından da sevildim. Bütün sevgilerde olduğu gibi haksızlıklar ettim ben de, biliyorum. Bencil davrandığım oldu, “benim” olsunlar istedim. Buna hakkım yoktu kuşkusuz. Öyle öğrendik, çevremiz, toplum öyle istedi ve biz de öyle olduk aslında. Ne kadar okusak da kendimizi ne kadar değiştirsek de toplum bizi kendine uyduruyor bir yerde. Bunları söylerken bireysel kararlarımdan kaçıyor değilim. Kararlarımdan kimler üzüldüyse, zarar gördüyse özür dilerim.
Yaşam öyle “steril” bir yer değil. Her an karşınıza bir “pislik” çıkabilir. Kendi adıma en azına bulaşarak yaşamaya çalıştım. Olduğu kadar diyeyim. “Ben hiçbir zaman bulaşmadım.” diyebilenlere de selam olsun.
İnsan, “sinir telleri başkaları tarafından ayarlanan bir çalgı” gibi. Bulunduğu, yetiştiği, yaşadığı ortama göre ses, tepki veriyor; biçimleniyor, biçimsizleşiyor. Bu durum neredeyse ölene dek böyle sürüp gidiyor. Yani toplumun düzgün olması önemli. O yüzden “toplumcu görüş”ün daha doğru olduğuna inandım.
Ben yaşamı böyle özetledim.
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa