26 Aralık 2021 Pazar

 

KONU: Savunma

İLGİ    : 08.09.1989 günlü İd.Ku.05/194 Sayılı yazınız

Çaykara Kaymakamlığına

ÇAYKARA

               

“07.09.1989 Perşembe günü saat 17.30 sularında Ulusoy yazıhanesi civarında devlet memuruna, özellikle bir öğretmene yakışmayan bir şekilde elleriniz cebinizde gezerken ilçe kaymakamı ile karşılaştığınız halde aynı şekilde davranmaya devam ettiğiniz müşahade edilmiştir.” deyip bu davranışımın disiplin suçu olduğunu belirterek yazılı savunma istiyorsunuz.

                (32 yıl sonra "olay mahalli"nde)

Soruşturma yazınızın tarihi 08.09.1989. O gün saat 11.00 sularında, bu konuyu makamınızda görüşmüştük. “Aynı davranışımın tekerrür etmemesi” hususunda beni şifahen uyarmıştınız. Anlaşılan, suçum epeyce büyük ki, konunun üzerinde ısrarla durup savunma vermeyi “önemle” rica ediyorsunuz.

Yazınızda belirttiğiniz gün ve yerde ellerim cebimde yürüyordum. Burası doğru, ancak eksik. Çünkü yanımda bir arkadaşım daha vardı: Çaykara İnönü Lisesi Öğretmeni Ahmet Tabur. Onun da sol eli cebindeydi. Yanlış anlaşılmasın, arkadaşıma soruşturma açılmasını ya da ceza verilmesini istiyor değilim; ama “eli cebinde gezmek” bir suç ise, aynı suçu o da işledi. “Acaba ona da soruşturma açıldı mı?” diye düşünmeden edemiyorum. Acaba “iki eli cebinde gezmek” suç sayılıp “bir eli cebinde gezmek” suç sayılmıyor mu?

Adli ve mülki erkanı oluşturan kişilerin çoğu da ilçe içinde, işgal ettikleri makama yakışmayan biçimde geziyorlar. Üst düzey yöneticilerinin çoğu ya eli cebinde dolaşıyor ya da bir eli bir yöneticinin omzunda. Hatta makamında bile ceketsiz ve kravatsız, kasketli olarak oturan memurlar olduğu bilinmektedir. Yine memure olduğu halde, sizin de çatısı altında bulunduğunuz binada başı örtülü kişilerin varlığı da bilinmektedir.

Doğrusu, suçumu tam anlayamadım. Ellerimi cebime sokmak mı, yoksa “öğretmene yakışmayan bir şekilde” ellerimi cebime sokmak mı? Eli cebe sokmanın yakışanı ya da yakışmayanı olmayacağına göre, sorun elimi cebime sokmamda düğümleniyor.

İnsanlar farklı farklı yaratıldıklarına göre, değişik biçimlerde yürümeleri doğaldır. Kimi hızlı yürür, kimi yavaş. Kimi kollarını az sallar, kimi çok. Bazen kollarımız yorulur, onları arkamıza bağlarız ya da cebimize sokarız. Şu dünyada, cepleri olup da elleri ceplerinde yürümemiş insan olsun, şaşarım.

Devlet memurlarını ilgilendiren yönetmeliklerde de eli cebe sokmayı suç sayan bir maddeye rastlamadım. Böyle bir madde varsa, suçum sabittir; cezama razıyım.

Suçum, size göre, herhalde şu: Bir kaymakamın karşısında elimi cebime sokmak.

Size daha önce de sözlü olarak belirtmiştim: Sizi görmedim. İnsanlık hali bu. İnsan her zaman dikkat dolu olamaz. Kimi kez dalgın oluruz. Herkesin başından geçmiştir: Yolda yürürken çok sevdiğiniz bir arkadaşınızla karşılaşırsınız ama görmezsiniz. Hatta kimi kez bön bön yüzüne bakarsınız, gene görmezsiniz. Hele sizinle karşılaştığımız gün, benim yaptığım gibi, yere bakarsanız kimseyi görmezsiniz. Zaten canınız sıkılmışsa, gözünüz kimseyi görmüyorsa, hangi güç size birtakım şeyleri zorla göstermeye kalkışabilir ki?

Evet, sizi görmedim. Yolda yürürken de şunu görürüm, bunu görürüm diye düşünmediğimden, o saatte sizinle karşılaşacağımızı kestiremediğim için başım önümde, ellerim cebimde yürüyordum.

Evet, sizi görmedim. İyi ki de görmemişim. Düşünün, sizi son anda fark etseydim de ellerimi cebimden çıkarmaya zamanım olmasaydı, ne olurdu? Mutlaka, kasıtlı yaptığımı düşünürdünüz. Siz, sizi görmediğimi belirttiğim halde bu konu üzerinde ısrarla ve önemle durmanızdan dolayı sizin kasıtlı davrandığınızı düşünüyorum; ama ihtimal vermiyorum. Bir kaymakamın bir öğretmenle alıp veremeyeceği ne olabilir ki?.. İkimiz de burada hizmet için varız.

Sizi gördüğüm halde elimi çıkarmasam suç olur muydu? Siz suç olur diye düşünüyorsunuz ki, bu soruşturmayı açtınız. Doğrusu “ne”ye göre suçtur? Anlayamadım. Hangi yönetmeliğin hangi maddesine göre suçtur? Cezası nedir?

Amirin karşısında, makamı dışında, elini cebine sokmak suç değildir. Bu durum olsa olsa görgü kurallarıyla ya da alışkanlıklarla ilgilidir. Biraz da sevgi, saygı ve anlayışla ilgilidir. Memurunun her hareketinde kasıt arayan zihniyet, mutlaka bir şeyler bulacaktır. Dervişin fikri neyse, zikri de odur.

Diyeceğim şu ki, sizi gördüğüm halde elimi cebimden çıkarmamış olsam bile (ki görmemiştim), bu davranışımdan ne size zarar gelir ne de ben bir yarar sağlarım. Zaten size zarar vermeyi nasıl düşünebilirim? Siz T.C.Devletinin buradaki temsilcisisiniz. Herkese eşit ve adil davranıyorsunuz. Taraf tutmuyorsunuz, kasıtlı değilsiniz. Şunun bunun lafıyla hareket etmiyorsunuz. Makamınıza uygun davranıyorsunuz. Size karşı kasıtlı hareketler yapmak olsa olsa nankörlüktür.

Gülmece öykülerine çıkış noktası olabilecek bir konuda soruşturma geçireceğim hiç aklıma gelmezdi.

Gereğini saygıyla arz ederim.

15.09.1989

Ali TÜRKSEVEN

Adres:

İnönü Lisesi

Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

ÇAYKARA


0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa